12 Mart 2015 Perşembe

BEN TUTACAK DİYORUM DERYA BAYKAL MANDALA....

Rengarenk tutacaklar ördüm. Bakar mısınız şu güzelliklere.
Her şey şu alttaki fotoğrafta gördüğümüz en alt sıradaki ortadaki modeli örmemle başladı. Hatta o kadar uydurmasyon bir modeldi ki, sayısını bile belirsiz başladım. Zaten o diğerlerinden biraz daha büyük düştü. Tutacak olmazsa nihale olur, dert mi?
Takım takım seviyorum her şeyi. Bu yüzden çifter çifter ördüm tutacakları. Ama takım olması için ille de aynı model olması gerekmiyor. Bazan sadece renkler takımsa iş tamamdır. 
Renkler, ipler, tığlar ve şişler bir araya gelince, insanda ne stres kalıyor, ne iç sıkıntısı. Tam bir kafa boşaltmaca, tam bir terapi... Şimdi de Derya Baykal bu bir merkezden başlanıp büyüyüp giden motiflere "MANDALA" diyor. Seneler senesi anneler çeyiz örerken aynı zamanda bir çeşit de mandala yaptıklarını bilmemişler. Adına ne derseniz deyin, örün, rahatlayın. İzlememiş olanlar için mandala budur:
Bütün motifleri ikişer tane ördüm ve üst üste koyup çiçek taç yaprakları olacak gibi birleştirdim. Kalın tutacaklar oldular, el yakmazlar kesinlikle.   
Sadece bu şişle örülenler tek parça. Hatırladınız mı 70'lerin, 80'lerin çocukları; anneannelerimiz, babaannelerimiz bu modelden paspaslar örerlerdi. Hatta çaydanlık örtümüz vardı bizim. Kahvaltı sofrasında çaydanlığımız örtüsüne bürünerek arz-ı endam ederdi de bir havası olurdu. O zamanlar Brezilyalı, Arjantinli ve Portekizli hanımlar henüz bu çok lüzumlu ev aksesuarını keşfetmemişlerdi :) 
Üst üste dizilince kule gibi oldular. Bakalım kimlerin mutfaklarını şenlendirecekler?  

10 Mart 2015 Salı

AYNA AYNA SÖYLE BANA!

Ayda bir buluştuğumuz küçük bir arkadaş gurubumuz var. Aslında ayda bir diyoruz ama bazan 1,5-2 ayda bir toplandığımız da olabiliyor. Malum herkesin bir hayat telaşı var.
Bu sefer kıştı, yarı yıl tatiliydi derken, arayı iyice açtık, birbirimizi çok özledik. Sonunda pazar günü bizde buluştuk. Günler kısa olunca oturmaya da az zaman kalıyor. Yine de epey sohbet ettik, güzel bir gün geçirdik.
Sürpriz yapmaya bayılan sevgili Birsel'ciğimiz bize, kadınlar günü de olması sebebiyle, birer ayna almış. Aynanın kutusu muhteşem, kendisi muhteşem... Teşekkürler sevgili arkadaşım. Şimdi aynaya bakıp bakıp o meşhur repliği yineliyorum: "Ayna ayna, söyle bana en güzel kim bu odada?". Canım, elbette bilerek sorgulamayı "dünyada" değil de "odada" yapıyorum, malum evde benden başka "bağyan" yok, kendi çöplüğünde öterek işi garantiye almak lazım değil mi?  
Size aynadan her zaman oturduğum ve bu aralar ha bire örüp durduğum renkli iplerimi de ucundan azıcık göstereyim. Bööööyle fırdolayı dantel örmek bir çeşit "mandala" imiş. Derya Baykal'ı bazı akşamlar evde internetten takip ediyorum, ondan öğrendim. Demek bunun için rahatlıyoruz, gevşiyoruz, huzur buluyoruz tığda, şişte, iplikte. Mandala ha, vay arkadaş dantel dantel terapi örüyoruz da haberimiz yok, iyi mi?