Rengarenk tutacaklar ördüm. Bakar mısınız şu güzelliklere.
Her şey şu alttaki fotoğrafta gördüğümüz en alt sıradaki ortadaki modeli örmemle başladı. Hatta o kadar uydurmasyon bir modeldi ki, sayısını bile belirsiz başladım. Zaten o diğerlerinden biraz daha büyük düştü. Tutacak olmazsa nihale olur, dert mi?Takım takım seviyorum her şeyi. Bu yüzden çifter çifter ördüm tutacakları. Ama takım olması için ille de aynı model olması gerekmiyor. Bazan sadece renkler takımsa iş tamamdır.
Renkler, ipler, tığlar ve şişler bir araya gelince, insanda ne stres kalıyor, ne iç sıkıntısı. Tam bir kafa boşaltmaca, tam bir terapi... Şimdi de Derya Baykal bu bir merkezden başlanıp büyüyüp giden motiflere "MANDALA" diyor. Seneler senesi anneler çeyiz örerken aynı zamanda bir çeşit de mandala yaptıklarını bilmemişler. Adına ne derseniz deyin, örün, rahatlayın. İzlememiş olanlar için mandala budur:
Bütün motifleri ikişer tane ördüm ve üst üste koyup çiçek taç yaprakları olacak gibi birleştirdim. Kalın tutacaklar oldular, el yakmazlar kesinlikle.
Sadece bu şişle örülenler tek parça. Hatırladınız mı 70'lerin, 80'lerin çocukları; anneannelerimiz, babaannelerimiz bu modelden paspaslar örerlerdi. Hatta çaydanlık örtümüz vardı bizim. Kahvaltı sofrasında çaydanlığımız örtüsüne bürünerek arz-ı endam ederdi de bir havası olurdu. O zamanlar Brezilyalı, Arjantinli ve Portekizli hanımlar henüz bu çok lüzumlu ev aksesuarını keşfetmemişlerdi :)
Üst üste dizilince kule gibi oldular. Bakalım kimlerin mutfaklarını şenlendirecekler?