Önceki hafta sonu arkadaş günümüz vardı. Sevgili Birsel'ciğim bizi nefis ikramlarıyla ağırlayıp, akşam evlerimize giderken de üçer beşer kitapla uğurladı. "Benim okuduğum bir kitap var, zaten fazla hızlı da okuyamıyorum almayayım" dediysem de; daha önce hepsi bu kitabı okumuş olan diğer arkadaşlarım, almam konusunda ısrarcı davrandılar. Birsel hem çok, hem hızlı kitap okuyor. Bu konuda Japonlarla yarışacak bir arkadaş. Tarih, siyaset, felsefe kitaplarının yanısıra bana verdiği güncel kitapları da var. Ayrıca kitaplarını başkalarının okuması için de kıskanmadan veriyor. Önceleri giden kitaplar geri gelmeyince, şimdi kütüphaneci gibi not tutuyor:) Hem Birsel'i hem de okuma etkinliklerine katılan blogcu arkadaşlarımızı gıpta ederek izliyorum.
Piruze'yi epeydir duymuştum ama okumak bu hafta sonuna nasipmiş. Açıkçası Sinan Akyüz'ün kalemini pek başarılı bulmadım. Son derece basit, çıplak, sanatsız, düz geldi. Bu da bir tarz olabilir elbette ama Sinan Akyüz'ün biraz tatsız, tuzsuz, diyet yemeği lezzetinde, keyifsiz bir yazar olduğunu düşünüyorum. Kitabı iki günde bitirdim ama bir kaç saatte bitirilebilecek kadar da akıcı bir kitap. Bence bu durum yazarın maharetinden ziyade konunun sağlamlığındandır.
Piruze babasının görevi dolayısıyla çocukluğunu ve gençliğini dış temsilciliklerimizde geçirir. Türkiye 12 Eylül döneminden geçerken onlar da Şam'da bulunmaktadırlar. Şamlı zengin bir gence aşık olur, ailesinin ve yakınlarının karşı çıkmasına rağmen onunla evlenir ve Şam'da kalır. Piruze arka arkaya 3 çocuk doğururken hayat da O'nun için kötü sürprizlere gebedir. Şimdi böyle sağlam bir hikaye varsa elinizde; siz Sinan Akyüz olarak kitapta sayısız kereler "SİTEMKAR DOLU SÖZLER SÖYLEDİ" veya "SİTEMKAR DOLU GÖZLERLE BAKTI" gibi cümleler de kursanız, okunursunuz (Dikkatinizi çekerim; sitem dolu demiyor, sitemkar dolu diyor).
Tıpkı Kanal D'de senelerdir devam eden "Arka Sokaklar" dizisi gibi. Çoktandır izlemiyorum ama denk gelirse sıkılmadan da izlerim hani. Bölüme o hafta girip çıkan yardımcı oyuncuların tamamı ve çekirdek kadronun yarıdan fazlası berbat oyunculuklar sergilemelerine rağmen izleniyorlar. Çünkü senaryo gerçek olaylardan alınma. Olmuş, olabilecek, sağlam konular var. Piruze de yaşanmış bir gerçek hayat hikayesi. Sinan Akyüz'e de haksızlık yapmak istemem, bir kaç kitabını daha okuyup yaftasını öyle vereyim. Bu gördükleriniz ise geçen gün bahsettiğim minik motiflerim. Burada 3 rengin dizilimini yaptım ama elimde biliyorsunuz 7 rengim daha var. İnternette daha az dolaşsam ve daha az şeker patlatsam, muhakkak daha fazla motif örerim:)
Dün akşam dikiş aşkım depreşti birden. Yeni kalıp çıkarmaya üşendiğim için elimde yarım kalan esnek kumaştan bluzumu bitirmeye çalıştım. Keşke kalıp çıkarıp, esnemeyen bir kumaşla her hangi bir şey dikseymişim. Yine dikemedim, yine dellendim, dikiş makinama oda hapsi verdim, kaçamasın diye de üstüne sıkı sıkıya kapıyı kapattım. Nette MİSS KUMAŞ'ın 1 metre kumaşa alana 1 metre kumaş hediye kampanyasını gördüm. İlgilenenler olursa diye sizlere de haber vereyim dedim. Hediye kumaşlar, elbette onların gösterdikleri kumaşlardan oluşuyor. Önce alacak oldum, sonra epeydir Afyonkarahisar'daki Bursa Kumaşçısına gitmediğimi hatırladım. Elimle dokuna dokuna almayı tercih ettim. Olmazsa site burada, gelir yine bakarım değil mi? Mutlu bir hafta sonu geçirmeniz dileklerimle.