17 Eylül 2012 Pazartesi

SIRADAN İNSAN HALLERİ


  • İnternetten alışveriş yapmaya bayılmasam da arada bir bir şeyler alıyorum. Ama her zaman alışveriş sitelerini gezmeyi çok seviyorum. Blogcu arkadaşların reklamlarında gördüğüm adını da şimdi tam olarak hatırlayamadığım bir tesettür sitesine dadandım bu aralar. Denk geldiğinde girip bir dolaşıyorum. Bazı kıyafetler çok zarif hakikaten. Ama geneli fazla abartılı hatta yer yer rüküş. Arkadaş, insan göğüs dekolteli askılı elbise giyer de altına badi mi giyer? Madem tesettürlüyüm diyorsun, herşeyi giymeyivereceksin. Bu nasıl bir yaman çelişki? Hele bir abiye markasının (gerçi böyle bir marka var mı, bu site için mi o isim verildi bilmiyorum) kıyafetleri vardı kiiii, aman Allahım! Yine de, demek giyen var, üretiyorlar:) 
  • Saçlarımı kestirmem lazım. Kuaförde zaman geçirmek canımı sıktığı için erteliyorum. Bu arada diplerdeki beyazlar, anarşistler gibi baş kaldırıp çoğalıyor, isyan bayrağını açarak gövde gösterisi yapıyorlar. Saçımı kızıllara, mavi-siyaha, mor tonlara, sarı hariç (yakışana çok yakışıyor, yakışmayanı madara ediyor), her seferinde bir öncekinden farklı renklere boyayasım var. Ama pek çok kimyasala ve antibiyotiklere alerjim olduğundan boyatamıyorum. Saç boyalarıyla da ilgili seneler önce bir kaç kötü hikaye dinlemiştim. Saçıma hiç boya değmedi desem inanır mısınız? Tabi beyaz saçlarla da dolaşmıyorum. Yaşlanmakta olduğumuzu itiraf edecek değiliz, inkar etmek lazım. Bir paket siyah, bir paket de kahve kınayı karıştırıp 1 saat kadar saçıma uyguluyorum. Aslında bunlar da tam doğal kına değilmiş. Sonradan öğrendim. En azında bunlara alerjim olmadığını -inşallah hala yoktur- öğrenmiş oldum.
  • Bu bahar çok güzel bir bahçe yapmak için yola çıktık. İlk çiçeklerimizin uzun süren kış yüzünden heba olduğunu düşünerek ikinci posta çiçekleri diktik. Onlar da pek iç açıcı olmadılar. Hele yediveren güllerimiz, sezon boyunca yedi sefer gül açacaklarına toplamda yedi tane gülü zor verdiler. Tembeller. Seneye bu güllerin başına 24 saat bahçivan dikeyim de görsünler. (Herkesin başına bir polis dikmek kadar iddialı oldu değil mi). Güllerden biri de sarmaşık gülü çıktı zaten. İyi, bahçede bir de sarmaşık gülü oluversin de, zavallıyı kabak gibi ortaya dikmiştik , etrafında sarılacak bir şey yok. 
  • Dikişi özledim. Ama dağınık ve pis bir iş dikiş dikmek. Ya da ben böyle çalışıyorum. Konsantre olacağım bir zaman dikişe bir başlayacağım, bütün kumaşlarımı bitirinceye kadar dikeceğim. Belki size bile bir şeyler dikebilirim:)
  • Resim yapmayı da özledim. O da pis ve dağınık bir iş. Üstelik bir de fazladan kokusu var.
  • Size daha gösteremedim ama perde aksesuarlarımı bayram temizliği sırasında, (şimdilik tam olarak bitmeseler de) astım. Bu halleri bile güzel oldu.  
  • Kış geliyor. Bu sene kışa hiç yatırım yapamadım desem yeridir. Üç beş dizi dolmalık biber kuruttum o kadar. Uzun kabaklar bitti mi, bitmedi mi bilmiyorum. Haftaya bir pazar seferi yapsam iyi olur galiba.
  • Evimizin oralarda burda dergisi satılmıyor. Çarşıya gitmektense çevre yolunun iki başındaki Migroslara gitmeyi tercih ediyorum. Ama dergi, Migroslara ne zaman geliyor, ne ara bitiyor anlamıyorum. Madem o kadar çok dikiş diken bayan var Afyon'da, neden bu kadar az kumaşçı var ki? Yoksa hepi topu burda alan 2 kişiyiz de, hangimiz kaparsa o mu alıyor burdayı acabaaaaa?
  • Laptopum ne zaman gelir ki? Oyuncağı elinden alınmış bebek gibi oldum. Eşim evde olmadığı zaman onunkini kullanıyorum. Kendisi nadiren hem cumartesi hem pazar evde kalır. Şansa bakın ki, bu hafta da böyle bir hafta oldu, cuma akşamı eve bir geldi, laptopunun başına bir geçti, sofraya da onunla oturdu kalktı. Zaten yakında masaya bir servis de bilgisayar için açmayı düşünüyorum. Eskiden, internetin olmadığı ilkel (!) zamanlarımızda pazar kahvaltılarını öğleye kadar uzatır, bir kaç tane gazeteyi ilgi alanlarımıza göre reklamlarına, ilanlarına varıncaya kadar okurduk. Hey gidi günler hey.. Sahi bir zamanlar biz köşe yazarlarını gazeteden okurduk değil mi?

1 yorum:

  1. Ayy konu bolluğundan başım döndü:)))şaka bir yana günlük okur gibi okudun saç konusuna gelince 20 li yaşlardan 50 yaşına kadar bende saçımı görmedim:) şimdi gümüş rengi saçlarım var boyadan uzak bir hayat yaşıyorum.İnternet gerçektende evin cansız bir ferdi olarak vazgeçilmezlerimizden oldu.
    Selam ve sevgiler

    YanıtlaSil